AİLE, ÇEVRE VE TOPLUMDA ÇOCUK OLMAK...
Gazetemizin yazarı sayın Gamze Gerçer bu hafta kaleme aldığı çok önemli bir konu ile sizlerle...
Merhabalar Sevgili Van Taraf Gazetesi Okuyucuları;
Yeni bir hafta ile siz değerli okuyucularımla beraberim. Bu hafta değineceğim konu; çocuklarımızın yaşadıkları ortamın, gelişimleri üzerine bıraktığı etki.
Çocuklar yaşamakta oldukları ortamın gereklerini ve koşullarını ebeveynler ile rol model aldıkları kişilerden öğrenir. Ebeveynlerden anne veya babayı rol model olarak seçer ve daha sonra etkisi altında olduğu kişinin özelliklerini taklit ederek öğrenmeye başlar. Zihinsel açıdan algılamaya ve uygulamaya normalden fazla uyumlu olmaları, istedikleri sürece her şeyi yapabileceklerini ve akılda tutabileceklerini göstermektedir. Ebeveynlerin bu doğrultuda takındıkları davranış, üslup, etkili sözlü sözsüz iletişimle birlikte kullandıkları dil, çocuğu gelişime ve öğrenmeye açık hale getirebilir.
Gelişime ve öğrenmeye açık hale gelen çocuklarımız; kendini ifade edebilen, doğru davranışlarda bulunan, çevresine ve yaşantısına uyumlu, yeri gelince de faydalı birer birey olacaklardır. Özgün bir yapıya sahip bireyler olarak yetişen çocuklar gelecekte kendisi gibi iyi nesillerin yetişmesine olanak sağlayacaklardır. Dünyada eğitim ve öğretim faaliyetlerinin gelişmesini sağlayan zincirin halkalarına toplum olarak mensupsak, bu demek oluyor ki çocuklarımız zincirin ana halkasıdır. Halkalardan bir tanesinin bile kayıp olması mevcut sistemin değişmesine sebep olabilir.
Yaşadığı ortam itibariyle olumsuz duygu, düşünce, davranış ve fiziksel şiddet gibi durumlara maruz kalan çocuklarımız ise olduğu ortamdan kendisini soyutlayarak, çekingen, içe dönük, ifade özgürlüğünden kaçınan bir bireye dönüşerek, hayatının geri kalanını başarısızlıklara bırakır. Bu tür çocuklar için doğru olan gördükleri ve yaşadıklarından ibarettir. Tersi bir durum hayatları boyunca söz konusu olmadığından bir yanları hep eksik, tamamlanmaya muhtaçtır. Tüm bu olumsuzlukların yaşanmasıyla çocuklar yetişkin birer birey olduklarında; yaşamları boyunca işitsel, görsel ve duyusal olarak maruz kaldıkları olumsuzlukları gösterecektir. İstemli veya istemsizce çevresine, sevdiklerine, sorumluluğunu üstlendiği bireylere ve kazanımını sağladığı meslek üzerinden farklı grup insanlara yansıtmaya başlayacaktır. Söz konusu durum birey olduktan sonra kontrolü sağlanamayan bir vakaya dönüşebilir. Kendisi oluşan yapıya yabancı kalamadığı gibi çevresinden gelen tepkilere ve eleştirilere de açık olmayacaktır. Bir süre sonra toplumda gelişigüzel yetişen bireylerin eğitimi altına girerek sürecin yönetilebilir tarafı pasif dönüşebilir. Eğitim seviyesi yüksek gibi gözüken fakat içeriğinde verimsiz bilgilerin toplandığı yapının ana taşları haline gelebiliriz. Başta normal gibi gözükse de zamanla eğitim seviyesinin düşük olduğu, fikir savruluşlarının yaşandığı bir topluluk karşımıza çıkacaktır.
Yaşam koşullarının doğru sağlandığı bir ortamda yetişen çocuklarımız yukarıda da belirttiğimiz gibi her açıdan normal bir birey olarak ilerlemeye devam edecektir.
Yetişkinler olarak üzerimize düşen, olduğumuz ve olacağımız birçok alanda çocuklarımızla ortak bir yaşantının içerisinde bulunduğumuzu unutmamaktır. Bu hususta üzerimize düşen sorumlulukları bilinçli bir şekilde yerine getirirsek geleceğe yönelik emin adımlar atan bilge nesiller yetiştirebiliriz. Masmavi gökyüzünün altında mutlu olan, neşesi ile ortamı güzelleştiren çocuklarımızın çoğalmasına katkı sağlayabiliriz.
Son olarak konuyu şu sözlerimle noktalamak gerekirse eğer:
çocuk olmak masumiyetliktir,
çocuk olmak var olan her şeye gülümsemektir,
çocuk olmak dolu dolu yaşamaktır,
çocuk olmak dünyaya kazanımdır.
Saygılarımla.