Araştırmacı yazar Sema Çelik Yazdı "ISINDIK"

TAKİP ET

Gazetemizin kıymetli yazarlarından Sayın Araştırmacı yazar Sema Çelik Yazdı; ISINDIK... Yazının devamı için Van Taraf Gazetesi tıklayınız.

ISINDIK

Van’da çocukluğumun kışlarında(90lı yıllar)o kadar çok kadar yağardı ki; Ekim Kasım aylarında yağan kardan, Mart sonlarına doğru ancak toprak zemini görürdük. Öyle ki bir keresinde, günlerce kar yağmış, bahçede yaptığımız kocaman iglo evim uzun süre bozulmamış, hayatımın geri kalanına yayılan tatlı bir anı olarak hafızama yer edinmiştir. Şimdilerde ise, eskiden en çok kar yağan şehirlerden olan Van’a, koca kış boyunca birkaç defa kar yağıyor. Yağan kar da, çok sürmeden eriyip gidiyor. Kışların hali bu iken yazlar da değişti tabi; daha sıcak ve daha uzun yazlara sahibiz artık. Eskiden İlkbaharı ve sonbaharı adeta yaşayamadan yaza kışa atlayan memlekette, dört mevsimi hisseder olduk nicedir.

Peki ne oldu böyle?

Cevap basit: ‘’ısındık’’. Hem de küresel olarak. Dünyayı etkileyen küresel ısınmanın sonucunda yaşanan iklim değişiklikleri, oldukça kaygı verici duruyor. Isınma, sera gazlarının atmosferdeki birikimi sonucu oluşuyor. Sera gazları ise ;sanayileşme, ormansızlaşma, tüketim alışkanlıkları ..vb. ile ortaya çıkıyor. Küresel ısınmanın sonucunun sadece ‘’ısınmamız’’ olmadığını ise artık bilmeyen yok gibi. Dolayısıyla bu yazının konusu, hepimizin bildiğini tekrarlamak değil. Sorun ortada ayan. Peki çözüm ne?

Elbette bu sorun, uzun zaman önce gündem olmuş ve sorunların hem yaratıcısı hem de çözüm organı olarak dünya devi ülkeler; belirli aralıklarla bir araya gelmiş, çeşitli protokol ve sözleşmeler imzalamış, konferanslar vermişlerdir. Örneğin; Bonn Sözleşmesi, Rio Konferansı, Kyoto Sözleşmesi, Stokholm Konferansı, Paris İklim Anlaşması bunlardan bazıları. İklim krizi ile ilgili sorunlar büyüyüp çeşitlendikçe, bu sözleşmelere de yenileri ekleniyor. Yanı sıra sözleşmelerin altında imzası olan devletlerin bile, söz konusu önleyici ve giderici maddelere kendilerinin de pek uymaması gerçekliği var. .Yani tabiri caizse kendi pişirdikleri yemeği kendileri de yemiyor. Hal böyle olunca hep beraber ısınmaya devam ediyoruz.

Öte yandan tüketimin ve kapitalizmin kalesi olan ABD gibi bir süper güç ülke, en başından beri oldukça çekimser yaklaşıyor iklim krizi ilgili her şeye. Oysa başlı başına kendisi, elektrik santrallerinden atmosfere, yıllık 2.5 milyar tondan fazla karbon salınmasına sebep oluyor. Olaya bakın ki; 2020’de geçerliliği biten, sera gazlarının emilimini azaltmakla ilgili önlemler içeren ‘’Kyoto Protokolü’’ ne imza atmayan tek ülke de ABD! Karbon salınımında ABD yi takip eden ülke Çin. Çin ise protokole imza atarken kendisine parantez açtırmış, diğer yükümlülüklerden muaf duruyor. Yani şurada imzam dursun, hoca beni ‘’yok yazmasın’’ ben dışardayım hesabı. 

Paris İklim Anlaşması’nda da, aynı hesaplar, aynı tavır söz konusu. Örneğin emisyon kaynağı en çok olan ülkelerden biri olan İran, anlaşmayı onaylamayan ülkelerden. Diğer taraftan Türkiye’nin bu anlaşmalara yaklaşımı oldukça iyi. Olması gereken de bu, çünkü öngörülere göre Akdeniz iklim kuşağında olduğumuzdan iklim krizinden bir hayli etkileniyoruz ve etkileneceğiz.

2019 ‘da başlayıp dünyayı kasıp kavuran Korona, dünyanın nasıl da bir bütün olduğunu, bir uçta yaşanan bir olayın diğer uçtakini nasıl etkilediğini, en anlamayana bile iyi şekilde gösterdi bence. Küresel Isınma hepimizin sorunu, yeterli önlemler alınmaz ise de hepimizin sonu olacak.

 Ben tek başıma ne yapabilirim ki diye soranlara: tüketim alışkanlıklarını değiştirebilirsin, doğaya bıraktığın atık miktarını azaltabilirsin, enerji kaynaklarını idareli kullanabilirsin, kullanmadığın lambaları söndürüp, fişleri prizden çekebilirsin…çok basit görünse de Karbon Ayakizi’nde büyük etkileri var bunların. O zaman hep beraber eller taşın altına. 

 Bu dünya hepimizin.

Isındıkmi Sema Çelik küresel Mart çok Ben Karbon