Merhaba, ben Psikolog Derya Süer. Aslen Vanlıyım. Şu an İstanbul’da mesleğimi icra etmekteyim. Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden onur öğrencisi olarak 2019 yılında mezun oldum. Bilişsel Davranışçı Terapi, Resim analizi, Cinsel terapi, 1. Ulusal Çocuk Sempozyumu, Devlet koruması altında yaşayan çocuklarla iletişim semineri, Psikoterapide kullanılan 35 temel teknik, Montesorri eğitimi, MOXO test eğitimi, Çocuk gelişim testleri,WISC-R, masal Terapisi eğitimi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimi, Oyun terapisi eğitimlerimi alıp şu an danışanlarıma uyguluyor ve stajyerlerime aktarıyorum. Bu süreçte Van Taraf Gazetesi ‘nde insana dair olan her konuda sizlerle olacağım. Bu görev ve sorumluluklarımı icra ederken, aynı zamanda Üsküdar üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında Yüksek Lisans eğitimimi devam ettirmekteyim. Psikoloji zirvelerine katılıp kendimi geliştirmeyi hedefliyorum. Vizyon olarak her bir danışanın hayatında rehber olarak bir yer edinmeyi öncelik olarak görüp; her insanı bir deneyim sahası olarak ele alıp geliştirmeyi planlıyorum. Bu çalışma alanımda her zaman kendimi geliştirecek bir prensip oluşturup; üstüne katarak bu serüvende olma gayesindeyim. Her danışanın hayatına en hassas şekilde dokunup, var olan yaralarına dokunmak ve rehber olarak gideceği yolu aydınlatmak aslî vazifemiz olacaktır. Bu vazifeyi azimle ve severek yapacağım için kendimi şanslı hissediyorum. Bu motivasyon kaynağı ile rehber olacağımız her kişide bir aydınlık bırakmak için çalışmalarımızı her zaman hassasiyet ile sürdüreceğim.
Yasak ilişki-Aldatmak
Aldatma, bir kişinin yaşamında yer verdiği bir bireye rağmen, o bireyin varlığını eksik ya da boşluk olarak görüp; bu boşluğu doldurma ihtiyacının tanımıdır. İnsan, ikili ilişki ve muhabbet ile yakınlık kurar. Bu yakınlıklar da genel olarak duygusal başlar. Duygusallığın içinde birçok kavram vardır: Aşk, sadakat, sevgi, özlem, tutku vb. gibi… Bu kavramların yeri; ikili ilişkide her daim sağlam temel ve dinamikler üzerine kurulmalıdır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki; ilişki her daim aynı kalmayabilir. Zamanla ve yaşantılarla duygular değişip, başka yöne everilebilir. İlişkileri sürdüren şey; duyguların aynı kalması değil, değişen duygu hallerini benimseyip, bu farklılıklara rağmen ilişkiyi ayakta tutabilmektir. Bu duygu hallerine ayak uyduramayanların sık uğraş noktası yeni arayışlardır.
Karşılanamayan her duyguda boşluk oluşur ve bu duygu boşluğuna da en cazip gelen davranış hali aldatma halidir. Bu boşluklar kimi zaman duygusal kimi zaman fiziksel olabiliyor. Çiftler arasında karşılanamayan duygusal ve fiziksel boşlukları yeni arayışlara yelken açar. Bu yeni arayışın temelinde en başta ahlaki yetersizlik ve sadakatsizlik yatar. Duygusal ve fiziksel olarak bir taraf mükemmeliyetin peşinde olursa mutlaka eksiklikler oluşur ve boşlukların doldurulma ihtiyacı doğar. Çiftler arasında var olan sorumlulukların yapılmamasından kaynaklı da boşluklar oluşabilir. Aldatmak; ikili ilişkilerdeki yetersizliklere sırt çevirip arayışa girmek aslında sahip olduğu eksikliklerden bir kaçış halidir. Her ilişkide mutlaka sorunlar ve boşluklar ortaya çıkacaktır. Çıkan bu sorunlar ele alındığında çözüm odaklı bir tutum ile soruna yaklaşıldığında iyileşmeler ve eksikliklerin giderilmesi ya da gönüllü kabullenişi ortaya çıkabilir. Bunun dışındaki arayışa girme metodu aldatmalarla, yalanlarla bezenip kalır.
Aldatmanın temelinde yatan ahlaki yetersizlik ile birlikte ortaya çıkan bir ihanet davranışı hakimdir. İhanet hâli, kişide karakteristik kırılmalar oluşturur ve her ihanet davranışı kişinin hem ahlaki yapısına hem de öz benliğine karşı uyguladığı bir kötülük problemidir.
Aldatma ve ihanetin; davranıştan öte, düşünce yapısında da vücut bulmuş hali vardır. Örneğin; eşi varken, başka kişilere meyleden fikirler de bir aldatma halidir. Bu davranışta açığa çıktığı zaman sorun büyümüş olur. Önemli olan şudur ki; zihinde ve davranışta erdemli olabilenler, düşünce yapısında da sadakatli olduğunu gösterir.
Aldatma ve aldatılmanın ortaya çıktığı haller ikiye ayrılır; evli çiftler ve bekar çiftlerdir. Toplum içinde evli çiftlerin aldatma durumları, bekar çiftlerin aldatmalarına istinaden daha ağır ve yıkıcı olduğu düşünülse de; aslında bu her iki durumda da benzer etkilere sahiptir. Bekar kişilerin aldatmaya daha fazla meyletmelerinin altında yatan temel neden de; evli çiftlerin kısıtlayıcı ve kontrolcü yaklaşımlarının kendilerinde çok fazla ortaya çıkmamasında saklıdır.
Aldatma ve ihanetin her iki koldan yansımaları çok farklı olsa da; temelinde ahlaki ve karakteristik olarak derin sarsılmalar ortaya çıkarır.
Toplumumuzda çift terapilerine aldatma nedeniyle başvuran kişilerin çokluğu gitgide artmaktadır. Bunun sebebi de ilişkiler içinde yıpranma sonucunda yenilik arayışı fikri yatar. Aldatmanın ilişkiler üzerindeki yıkıcı etkisi toplumun geleneksel sadakat zincirini kırıp, yozlaşmalarla birlikte aldatmaların normalleşmesine doğru ilerler. Aldatmalar; ilk olarak kişinin fikrinde oluşur; bu fikirle beraber ilk yıkıcı etkisini kendi benliğinde yaşar. Bu yıkıcı etki, kişinin karakterinde öyle yaralar açar ki, en kısa sürede önü kesilip iyileştirilmediği zaman daha da kanar, büyür, gider… Sonrasında bu yıkıcı etki çevreye de yansır. En yıkıcı olup ve farkında olunmayan etkisi de aldatmanın toplumun içinde ‘normalleşmesi’ halidir.
Toplumda bu yıkıcı etkilerin olmaması ve aldatmanın- aldatılmanın normalleşmemesi için herkesin ciddi bir eğitim alması gereklidir. Olumsuzluklara karşı kapalı olmayan toplumlar yozlaşmanın normalleşmesine göz yumar.